Film Hakkında Kişisel Düşüncelerim:

( Film hakkında fazlasıyla spoiler içermektedir, filmi izledikten sonra okumanızı tavsiye ederim.)

“ -Benim adım Paloma. 11 yaşındayım. 2 Rue E. Manuel Paris’te zenginlerin oturduğu bir apartmanda yaşıyorum. Ebeveynlerim zengin, ailem zengin dolayısıyla kız kardeşim ve ben de zenginiz. Ama buna rağmen, bütün bu şans ve zenginliğe rağmen çok uzun zamandır biliyorum ki gidilecek son nokta bir balık kavanozu. Yetişkinlerin sinekler gibi aynı cama çarptıkları bir dünya bu. (Paloma Josse )

-Paloma neredesin? ( Paloma’nın annesi)

– Ama kesin olan bir şey var ki ben balık kavanozuna gitmeyeceğim. Bu çok iyi düşünülmüş bir karardır. Okul bittiği zaman, 12 yaşıma girdiğimde önümüzdeki 16 Haziran’da, 165 gün sonra intihar edeceğim.” ( Paloma Josse )

Özür dilerim. Repliklerine aşık olunası bu filmi anlatmak için yine bu filmin giriş konuşmasından daha iyi bir şey yazamadım. Ne kadar zorlarsam zorlayayım yazabilecekmişim gibi de gelmedi. Bu yüzden bu monolog ile başlamak istedim yazıma. Monologları ve diyalogları dinledikçe filmin kitaptan uyarlama olduğunu anlamak pek de zor değil.

Paloma’nın bu konuşmayı yaparken annesinin odaya gelip Paloma’yı bulamaması muhteşem bir sahne bence. Çünkü Paloma’nın tüm dünyasını gösterir bu. Yetişkinlerin kötü olduğunu düşünen Paloma evin içinde onu arayan annesi tarafından bulunamaz. Bunun sonucunda cümlesine devam eder ve intihar etme kararını açıklar bizlere. Gerçekte ailesinden ilgi görememesi ve yalnız hissetmesi üzerine intihara karar vermesini küçücük bir detay ile gözler önüne serebilmiştir yönetmen. Çok yalın ve çarpıcı bir şekilde. Film de genel olarak çok sade olmasına rağmen replikleriyle etkileyen ve bolca iz bırakan bir filmdir.

“Önemli olan ölüm ya da hangi yaşta öldüğün değil, tam o anda ne yaptığındır. Taniguchi’de kahramanlar Everest dağına tırmanırken ölür. Benim Everest’im de bir film yapmak. Hayatın neden anlamsız olduğunu gösteren bir film. Diğerlerinin ve benim hayatımın. Hiçbir şeyin anlamı yoksa bile aklın bunla yüzleşmesi gerekir.” ( Paloma Josse )

Film boyunca “akvaryumda ki balık” olmak istemeyen genç bir hanımefendinin ölüme bakış açısını ve dışı dikenlerle kaplı, içi asalet dolu kapıcı bayan Michel ile yaşadıklarını izliyoruz. Aslına bakarsanız büyük ölçüde Paloma’nın büyümesini izliyoruz film boyunca. Ne kadar zeki ve bilgili de olsa ölümü ve hayatı anlamlandırmak o kadar kolay değildir. Ergenlik çağlarında bulunan Paloma evinde yalnız başına kaldığı için hayatı tek başına çözmeye çalışıyor. Durup durup tüm tatlılığıyla ve bir tiyatro oyuncusu edasıyla ölüyormuş taklidi yapması sadece ölümü anlamaya çalışma çabası gibi gelmiyor bana. Kavanozdaki balıklar olduğunu düşündüğü yetişkinleri sıkça su dolu bir bardağın ardından izlemesi de muhteşem bir bakış açısı. Ne kadar zeki olursa olsun o yaşta ve fazlasıyla yalnız bir çocuğun kendi kendine bulduğu oyunlar ve can sıkıntıları bence bunlar. Kendini ailesinden ve toplumdan soyutlamış bir genç kızın kendi kabuğuna çekilerek birazcık bilmiş davranması sadece. Ancak olumsuz şartlarda düşünülmüş fikirler Paloma’nın boyundan büyük düşüncelere dalarak, yanlış fikirler edinmesine neden oluyor.

Yemek masasında aile dostlarına tüm kibriyle saldırdığı, önemli olanın doğruyu açıklamak değil onu görmeyen yetişkinleri yenmek olduğu diyalogda yetişkinlere yukarıdan bakmaktadır Paloma.

“Go oyununu Çinliler icat etti Japonlar değil. Ayrıca satrancın eşdeğeri değil. Satrançta kazanmak için öldürmek gerekir oysa Go oyununun en güzel yönlerinden biri kazanmak için yaşamalısınız, ama rakibinizde yaşayacak.” (Paloma Josse)

Ancak bay Ozu ile tanıştığında durumlar değişir. Binalarına yeni taşınan Kakuro Ozu asansörde kaldıkları sıra da Paloma’ya, annesinden Japoncaya merak saldığını öğrendiğini söyler. Paloma tekrar içerisinde biraz kibir ve bilmişlik barındırarak Japonca cevap verir bu cümleye. Kakuro Ozu tebrik eder ancak aksanını kibar bir dille düzeltir. Aile dostları ile girdiği diyaloğun aksine, telaffuzunun düzeltilmesine rağmen takdir gördüğü ve onunla ilgilenildiği için mutlu olur aslında. O an madalyonun diğer yüzünü de görür Paloma.

“ Ölümle yaşam iyi ya da kötü inşa edilmiş bir yapının sonuçlarıdır. Önemli olan, iyi inşa etmektir. ” ( Paloma Josse )

Ailesi yüzünden hayat denilen olgunun her zaman kötü inşa edildiğini düşünen Paloma güzel bir ölüm inşa etmeye karar vermişti kendine. Ancak kapıcı bayan Renée Michel ve herkese karşı kibar olan bay Kakuro Ozu ile tanışıp, sevmeyi ve sevilmeyi öğrendiğinde hayatın da aslında iyi inşa edilebileceğini anlamış olur.

“Bayan Michel bana küçük bir kirpiyi anımsatıyor. Dışında dikenlerden zırhı var, gerçek bir kale yapmış. Ama bana öyle geliyor ki, sahte bir uyuşukluğa sahip hat safhada yalnız ve son derece şık olan o küçük yaratık kadar zarif ve hassas biri.” ( Paloma Josse )

Bayan Michel bana Paloma’nın geleceğini andırıyor. Paloma ailesinin dediklerini dinleyerek bir yetişkin olsaydı bayan Michel gibi olurdu gibi geliyor bana. Dış dünyaya küsmüş ve kendini sadece kitapların arasına gömmüş. Aynı insanlardan ve hayattan bıkmışlık, aynı kendi dünyalarında yaşama isteği, aynı dışlarına sert duvar örmeleri… Asansörde Kakuro Ozu’nun Paloma’yı saklandığı karamsarlıktan çekip çıkartması gibi bayan Michel ile olan ilişkileri üzerine Michel’şn tekrardan hayata dönmesi yönetmeninde bu iki karakter arasında ortak noktalar kurduğunu düşündürüyor.

Film her zaman tatlı ve yumuşak bir şekilde ilerlemez. Filmin gerçekten çok sert olduğunu düşündüğüm yerlerden biri Paloma’nın Kakuro Ozu’nun torunu küçük kızla oyun oynadığı sahnedir. Küçük kıza bakarak düşündükleri, bulundukları durum ile çok terstir. Paloma’nın tatlı yüzünün arkasında intiharı aklına getirecek kadar depresif yüzüdür bu sahnede bizlere sunulan. Hiç beklemediğiniz bir koşulda, çocuk şarkısı söylenir ve iki çocuğun oyun oynadığı bir an da birden sertleşir monolog.

“Bay Kakuro Ozu’nun torunu. Güçlü bir Japon ailesinin zengin tek mirasçısı. Zengin bir bankacının oğluyla evlenmek için eğitimini bırakacak. 3 detoks kürü aldıktan sonra mikroptan arındırılmış bir ortamda 4 çocuğunu yetiştirecek. Yoku Ozu, hayatının sonunda boşanmış, alkolik, milyarder ve depresif olacak.” (Paloma Josse )

Ancak filmin temeli bu sağlam ironiler üzerine kurulmuştur. Ölümü, ölüme en uzak olan bir çocuğun gözlerinden bakmamız bunun en büyük kanıtıdır.

Son sahnelere gelecek olursak her şey yolunda giderken bayan Michel’e beklenmedik bir şekilde araba çarpar. Okuduğum kadarıyla bir grup insanın rahatsız olduğu ve yakındığı bir final olmuş. Benim fikrim ise tam tersi yönde. Hayatı ve ölümü çokça sorgulatan bir filmde önemli karakterlerden birinin hiç beklenmedik bir şekilde ölmesi şaşılacak ancak şikayet edilemez bir durumdur. Çünkü hayat böyledir. Bazı şeyler hiç kimse istemese de gerçekleşir. Nedeni yoktur. Sadece olur, bazı hayatlar birden biter. Aynı bayan Michel’in başına gelen kaza gibi. Bayan Michel’in ölüm haberini alan Paloma artık hayata farklı bir bakış açısıyla yaklaşır. Çünkü sevdiği ve sevildiği bir kişi ile bir hayat inşasının mümkün olduğunu düşünürken artık ölüme eskisi kadar anlayışlı bir şekilde yaklaşamaz. Hayata ne kadar çok tutunursak ölümü o kadar zor kabulleniriz sonuçta.

“Ölmek bu mu? Sevdiklerinizi bir daha asla göremiyorsunuz, sizi sevenleri bir daha asla göremiyorsunuz. Ölmek buysa, dedikleri kadar trajik bir şeymiş.” (Paloma Josse)

Paloma hayatı ise klozete attığı balık sayesinde tekrardan sorgular filmin sonunda. Bir şekilde bayan Michel’in eline geçen balığı o öldükten sonra bulur ve şöyle der:

“Bu balığın sizde ne işi vardı? Bunun bir anlamı varsa, aklıma hiçbir şey gelmedi.” (Paloma Josse)

Galiba hayatı daha iyi bir şekilde anlayamazdı küçük Paloma. Bazı şeylerin bir nedeni varsa bunu gerçekten bilmiyoruz.

“Önemli olan ölmek değil, ölüm anında ne yaptığınızdır. Bayan Michel, ölüm anında ne yapıyordunuz? Sevmeye hazırdınız.” (Paloma Josse)

Maalesef bayan Michel güzel bir hayat inşa edebilmiş sayılmazdı. Ancak Paloma’nın başta söylediği Everest yolculuğunda hayatını kaybeden kahramanlar gibi kendi yolculuğunda hayatını kaybetmişti. Bayan Michel’in Everest’i de sevmekti. Güzel bir hayat inşa edememiş olsa da son zamanlarında bay Kakuro Ozu ve Paloma sayesinde en azından güzel bir ölüm inşa ettiğini söyleyebiliriz.

Kategoriler: Film

0 yorum

Bir cevap yazın

Avatar placeholder

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir